top of page

Sonunda Özgürüm: Büyükada’nın Korkutucu Yokuşları Artık Bir Keyif!

  • Yazarın fotoğrafı: pedalliyorum
    pedalliyorum
  • 2 gün önce
  • 2 dakikada okunur

Yıllardır Büyükada'ya kaç kez geldim, sayısını unuttum. Her seferinde vapurdan iner inmez o tatlı begonvil kokusu, ahşap evlerin sessizliği ve her köşeden sızan huzur beni karşılardı. Ama adanın kalbine, o efsanevi tepelere doğru uzanan yollara bakınca içimde hep aynı burukluk belirirdi: Bisiklet.

ree

Hayalimdi Büyükada’yı bisikletle turlamak. O yemyeşil yollarda rüzgarı hissetmek, denizin kokusunu takip etmek. Ama hemen ardından o ses gelirdi: “Ya yokuşlar? Ya düşersen? Trafik olmasa bile tek başına ne yapacaksın?” Kendimi bildim bileli bisiklet sürmekten çekinirdim. O güzelim fayton yollarında yürürken, yanından hızla geçen bisikletlilere hep imrenerek bakardım. Onlar özgürdü, bense adanın sadece düz kısımlarına hapsolmuş bir turist.

Bu yıl bir şeyler değişmeliydi. Bisiklet İnisiyatifi’nin sitesinde tesadüfen gördüğüm o başlık hayatımı değiştirdi: "Büyükada Bisiklet Treni."

Yazıyı okudukça içimdeki korku erimeye başladı. Bu, sadece bir tur değildi; bir eğitimdi, bir güvenli sürüş deneyimiydi. Özellikle şu cümle beni yakaladı: "Yokuş çıkış ve iniş teknikleriyle artık hiçbir rampa sizi korkutamayacak!"

Randevuyu aldım ve o Çarşamba sabahı Büyükada'ya, sanki yeni bir hayata adım atıyormuş gibi heyecanla indim. Toplanma noktasında beni güler yüzlü rehberimiz karşıladı. Önce envanter kontrolü, bisikletimi tanıma faslı... Ardından, beklediğim o an: Eğitim.

Sele ayarından doğru vites kullanmaya, ani fren tekniklerine kadar her şeyi öğrendim. Ama en önemlisi, yokuş tekniği. Rehberimiz, yokuşa nasıl girileceğini, ne zaman vites düşürüleceğini o kadar basit anlattı ki, sanki yıllardır yaptığım bir hata yüzünden yokuşları gözümde büyütmüşüm.

Ve sonra yola çıktık. Birbirimizi destekleyerek, rehberin liderliğinde tek sıra halinde ilerleyen o güvenli konvoy... İşte Bisiklet Treni buydu! Artık yalnız değildim. Önümdeki tecrübeli bisikletçinin ritmini takip ediyor, arkamdan gelenin varlığıyla kendimi daha güvende hissediyordum. Bir problem olduğunda hemen duruyor, rehberimiz anında yanımızda bitiyordu.

O meşhur, korktuğum yokuşa geldiğimizde derin bir nefes aldım. Pedalları çevirmeye başladım. Rehberin dediği gibi, doğru vitesle bacaklarım yorulmuyordu. Nefesimi kontrol ettim. Ve inanamadım... Yokuş bitmişti. Zirveden aşağıya bakarken, sadece rüzgarın sesini ve kalbimin neşeli atışını duydum. O an, yokuş artık bir engel değil, fethettiğim bir zirveydi.

Büyükada'nın tüm güzelliklerini; yemyeşil ormanlarını, masmavi deniz manzaralarını, o meşhur köşkleri ilk defa bu kadar özgür ve güvende hissetmiştim. Artık Büyükada benim için sadece bir vapur yolculuğu değil, bisikletimin tekerlekleriyle keşfettiğim özgürlük adasıydı.

Eğer siz de benim gibi Büyükada’nın bisiklet hayalini kurup yokuşlardan korkuyorsanız, bu deneyime katılın. O rehberlik ve grup ruhuyla, bisiklet sürmenin sadece bir hobi değil, bir yaşam tarzı olduğunu, hem de en güvenli haliyle keşfedeceksiniz.

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

Formu Doldurun.  Kısa Sürede Dönüş Yapacağız

Form ulaştı.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin. 

  • Instagram
  • YouTube
  • TikTok
  • Facebook

E-Bültenimize Abone Olun, Etkinliklerden Haberiniz Olsun.

Teşekkürler

bottom of page