Bisiklet Yarışlarına Eleştirel Bir Bakış: Ulaşım Aracından Kapitalist Şov Aracına Dönüşüm
- pedalliyorum
- 10 Tem
- 3 dakikada okunur
Bisiklet, iki tekerlekli, insan gücüyle çalışan, sakin, sessiz, çevreci, sağlıklı ve ekonomik bir ulaşım aracıdır. Yapısı itibarıyla yürümeyi bir üst seviyeye taşıyan, çocukluktan itibaren her yaşta kullanılabilen basit bir araçtır. Ancak günümüzde bisikletin bu temel tanımının ötesine geçilerek, özellikle **bisiklet yarışları** adı altında, bisikletin özünden uzaklaşan, ticari ve ego odaklı bir yapılanmaya şahit olmaktayız. Bu makale, bisiklet yarışlarının neden desteklenmemesi gerektiğini, bu yarışların arkasındaki motivasyonları ve topluma olan olumsuz etkilerini detaylı bir şekilde inceleyecektir.
Yarış Kavramının Bisikletin Ruhuna Aykırılığı
Yarış kavramı, doğası gereği mücadeleyi, hırsı, birbirini geçme arzusunu ve güç gösterisini barındırır. Bu durum, bisikletin sakin ve huzurlu yapısıyla tam bir tezat oluşturur. Bisiklet yarışları, sporcuların egolarını tatmin etme, para gücü, teknoloji gücü ve sponsor desteği gibi unsurların ön planda olduğu pahalı organizasyonlardır. Ne yazık ki, bu yarışlarda sporcuların kolayca sakatlanması, hatta bazılarının yaşlanmadan hayatlarını kaybetmeleri gibi trajik sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

Bisiklet yarışlarında kazalar kaçınılmazdır. En deneyimli sporcunun dahi en ufak bir hatası veya başka bir sporcunun hatası, tüm grubun devrilmesine yol açabilir. Bu kazalar genellikle ölümcül sonuçlar doğurabilir. Genç sporcuların yoğunlukta olduğu bu alan, kaçınılmaz bir kaza ile tüm kariyerlerinin sona ermesine neden olabilir. Bisikletin özündeki erişilebilirlik ve basitlik, bu tür yarışlarla yerini aşırı rekabetçi ve tehlikeli bir anlayışa bırakmaktadır.
Yarışların Desteklenme Nedenleri: Kapitalist Sistem ve Halktan Kopukluk
Bisiklet yarışları gibi büyük spor organizasyonlarına harcanan bütçeler dudak uçuklatıcı boyutlara ulaşmaktadır. Futbol, Formula 1, tenis, boks gibi müsabakalar, büyük kapitalist firmalar, devlet yönetimleri, belediyeler ve zengin sponsorlar tarafından büyük finansal teşviklerle desteklenir. Ancak aynı bütçelerin mahallede top oynayan çocuklara, halkın spor yapması için gerekli altyapıya veya bisikletin halk arasında ulaşım aracı olarak yaygınlaşmasına harcanmadığı açıkça görülmektedir.

Bu durum, bilinçli bir tercih sonucudur. Kapitalist sistem, insanları yarıştırmayı, egolarını beslemeyi, birbirleriyle rekabet halinde olmalarını ve mücadele etmelerini teşvik eder. Halkın genel refahına ve spor yapma olanaklarına katkı sağlayacak faaliyetler yerine, kontrol altında tutulabilecek, ticari potansiyeli yüksek ve gösterişli organizasyonlar desteklenir. Bisiklet yarışlarına harcanan devasa bütçeler, insanların, çocukların ve yaşlıların bisikletli ulaşımdan faydalanması için değil, belirli bir kitleyi hedefleyen ve marka değerini artıran etkinlikler için kullanılır.
Bisiklet Dernekleri, STK'lar ve Belediyelerin Rolü: Halkı Göz Ardı Etmek
Bisiklet dernekleri, sivil toplum kuruluşları (STK'lar) ve belediyeler gibi kurumlar da ne yazık ki bisiklet yarışlarını destekleyerek, aslında bisikletin topluma yayılmasını engellemektedirler. Yarışlara harcanan efor ve maddi kaynaklar, sıradan halkın bisiklet sürmesine yönelik projelere ayrılmaz. Bunun temel nedeni, bu kurumların kendi kontrolleri altında tutabilecekleri, "özel" bir kitleyi hedeflemeleridir.
Sivil toplum kuruluşu gibi görünen dernekler, üzerlerinde taşıdıkları sponsor firmaların logolarıyla gurur duyar, bedava reklamlarını yapmaktan ve kapitalizmin bayrağını taşımaktan çekinmezler. Belediyeler ise yarışmalara büyük paralar harcarken, kendi bölgelerindeki halkın bisikletli ulaşım ihtiyaçlarını görmezden gelirler. Bisiklet firmaları da araştırma ve geliştirmeye (AR-GE) yatırım yapmak yerine, yarışlara para dökerek halkın gerçek ihtiyaçlarını önemsemezler. Halkın ne istediği ve neye ihtiyacı olduğu göz ardı edilir; çünkü odak noktası, pahalı bisikletlerin ve aksesuarların pazarlanmasıdır.
Bisiklet Yarışlarının Olumsuz Etkileri: Elitizm ve Halktan Kopukluk
Bisiklet yarışlarında kullanılan bisikletler, çoğu zaman bir araba fiyatından daha pahalıdır. Bu bisikletlerin sürekli reklamı yapıldığı için, sıradan vatandaşlar da bu pahalı karbon bisikletleri alabilmek için çaba harcar. Bisikletçiler bir araya geldiklerinde, bisikletlerinin özellikleri, hangisinin daha hafif olduğu, son teknolojik modeller ve bisikletlerinin fiyatları hakkında konuşurlar. Bu durum, bisikletin halka inmesini zorlaştıran önemli bir faktördür.

Bisikletle ulaşım sağlamak isteyen bir kişinin önüne, sportif ve atletik yapıdaki yarışçılar, ekstrem sürüşler ve pahalı bisiklet modelleri imajı sunulur. Halkın aklına bisiklet denince, kondisyon gerektiren, pahalı ve zorlu bir aktivite gelir. Bisiklet derneklerinin yöneticileri de genellikle eski bisiklet yarışçılarından oluştuğunda, bu dernekler de sürekli bir ego yarışının içinde kalarak halkı görmezden gelirler. Bu nedenle, STK olarak bilinen birçok bisiklet derneğinin, halka yönelik gerçek anlamda faydalı aktiviteler sunamadığı görülür. Dernekler, sponsor firmaların bisiklet turlarına koşarak katılır ve para kimdeyse onun "kılıcını sallarlar."
Bisikleti bir yarış aracı olarak görmek, her arabası olanın Formula 1 yarışçısı sayılmasına, her yolda yürüyenin maraton koşucusu olmasına, her motosiklet kullananın motosiklet yarışçısı olmasına veya köyde ata binen birinin at yarışları jokeyi olmasına benzer. Bu örnekler çoğaltılabilir, ancak temel sorun şudur: Bisiklet sakin bir ulaşım aracıdır, ancak yarışlar ego ve kapitalizm yarışıdır. Bisikletin özündeki basitlik, erişilebilirlik ve çevreci ruh, bu tür ticarileşmiş organizasyonlar tarafından gölgelenmektedir.

Sonuç
Bisiklet yarışları, bisikletin asıl amacından saparak, ticari kaygılar, bireysel egolar ve kapitalist sistemin çıkarları doğrultusunda şekillenmektedir. Bu durum, bisikletin halk arasında yaygınlaşmasını engellemekle kalmayıp, genç sporcuların sağlığını ve hayatını da tehlikeye atmaktadır. Bisikletin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak ve onu ulaşılabilir bir ulaşım aracı olarak konumlandırmak için, yarış odaklı bu anlayıştan vazgeçilerek, bisikletin toplumsal faydalarına yönelik projelere odaklanılmalıdır. Bisikleti bir araç olmaktan çıkarıp bir spor dalı ve endüstri haline getiren bu yaklaşıma karşı durmak, bisikletin özüne dönmesini sağlamak için hayati önem taşımaktadır.
Bu makale ile bisiklet yarışlarına yönelik eleştirel bakış açısını daha iyi anlamış olduğunuzu umuyorum. Bisikletin toplumsal faydalarını artırmak için başka hangi adımlar atılabilir dersiniz?
Yorumlar