Bisiklet Süremiyorum Diyenlere Eğlenceli Bir Rehber
- pedalliyorum
- 6 Eyl
- 2 dakikada okunur

Bisiklet sürmek, dışarıdan bakıldığında sanki yerçekimine meydan okuyan, sihirli bir dans gibi görünebilir. Hızlıca pedal çeviren, rüzgarı hisseten o insanları izlerken "Benim mantığım bunu almıyor," diye düşünebilirsiniz. "Sanki havada gidiyorlar!"
Eğer bu düşünceler size tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Çoğumuz, bisiklete binmeyi denediğimizde bazı yanlış algılar ve korkularla karşılaşıyoruz. Gelin, bisiklet sürememenizin ardındaki o gizemli sebeplere ve aslında ne kadar yanıltıcı olduklarına birlikte bakalım.
1. Görsel Yanılgı: "Sanki Havada Gidiyorlar!"
Bisiklet süren birini izlediğinizde, tekerleklerin hızlı dönüşü ve sürücünün akıcı hareketi size bisikletin yere temas etmediği yanılsamasını verebilir. Ancak gerçekler çok farklı!
Bisiklet, her an iki tekerleğiyle yere temas halindedir. Hatta bir insan koşarken, bir ayağı havada olduğu için bisikletten daha az yere temas eder. Bisikletin "havada" gitme hissi, aslında hızın yarattığı denge ve momentumla ilgilidir. Bisiklet, yavaşladıkça daha çok denge isterken, hızlandıkça dengeyi kendiliğinden korur. O yüzden, eğer bisiklet sürmeyi deneyecekseniz, korkarak çok yavaş değil, dengeli durabileceğiniz bir hızda başlamayı hedefleyin.
2. Ekran Yanılgısı: "O Yarışçılar Gibi Olmalıyım"
Bisiklet sürme fikri aklınıza geldiğinde, muhtemelen gözünüzün önüne dağ yollarında zıplayan, keskin virajlar alan profesyonel bisikletçiler gelir. Bu beklenti, bisiklet sürmeyi denemeden önce bile sizi yıldırabilir.
Oysa bisiklet sürmek, bir yarış değildir. Herkes gibi olmaya çalışmak zorunda değilsiniz. Unutmayın, o profesyoneller de ilk başta basit bir bisikletle, boş bir park alanında başladılar. İlk hedefiniz, bir profesyonel gibi görünmek değil, sadece bisikletin üzerinde durabilmek ve pedallara basabilmek olmalı. Parkta, bahçede veya güvenli bir alanda bolca pratik yaparak önce dengeyi kurun, sonra hızlanmayı düşünün.
3. Yanlış Bisiklet Algısı: "Bu Bisiklet Bana Büyük Geldi"
Bisiklet seçimi, bisiklet sürmeye başlamadan önceki en büyük engellerden biri olabilir. Birçok insan, bisikletin üzerinde dururken ayaklarının yere tam olarak değmesini ister. Ancak bu, maalesef yanlış bir düşünce ve bisiklet sürmenizi imkansız hale getirebilir.
Doğru bisiklet, selede oturduğunuzda ayak parmaklarınızın yere değeceği, dizlerinizin pedal çevirirken rahatça uzanabileceği bir bisiklettir. Ayaklarınız yere tam değdiği zaman, bacaklarınızı pedal çevirmek için yeterince kullanamaz ve dengenizi sağlamakta zorlanırsınız. Unutmayın, bisikletin tekerlekleri ne kadar büyükse, dengeyi sağlamak da o kadar kolay olur. Doğru boydaki bisikleti bulmak, yolun yarısıdır.
4. Korku: "Düşmekten Korkuyorum!"
İşte geldik asıl meseleye. Diğer tüm bahaneler, bu temel korkunun etrafında döner. Bisiklet, hareket ve momentum ister. Hızlanmadan denge kuramazsınız, ama hızlanmak da düşme riskini beraberinde getirir.
Bisiklet sürebilmek için öncelikle o hareketi istemelisiniz. Tıpkı yüzmeyi öğrenirken suya güvenmek gibi, bisiklete de güvenmelisiniz. Düşmekten korktuğunuz için pedalları çevirmezseniz veya çok yavaş giderseniz, bisikletin dengesi bozulur ve kaçınılmaz olarak düşersiniz.
Bisiklet sürmek, zihinsel bir cesaret eylemidir. Bedeninizle birlikte zihninizi de bisiklete binmeye ikna etmeniz gerekir. Bisiklet size düşme korkusuyla yaklaşan birine güvenmez. O size, "Hadi gel, hareket et!" der.
Sonuç:
Bisiklet sürememenizin asıl nedeni, bisikletin kendisi veya sizin yeteneksizliğiniz değil; algılarınız, beklentileriniz ve en önemlisi de korkularınızdır.
Bisiklet sürmek, o çok sevdiğimiz ve hayran kaldığımız akışkan harekete ulaşmadan önce, biraz sabır, bolca pratik ve en önemlisi düşme cesareti ister. Belki de şimdi, o iç sesinize kulak verme ve bisikletle yeniden tanışma zamanıdır. Ne dersiniz?




Yorumlar